Anosmi
Koku alamama,
nezle grip gibi enfeksiyonlarda olabildiği gibi koku siniri ile ilgili
beyin bölgesindeki patolojilerde de görülebilir.
Asye
Alt solunum
yolları enfeksiyonunun kısaltılmış şekli
Cestodiasis
Yassı solucan
enfeksiyonudur.
Çıban
Çıbanlar,
derideki ter bezleri veya kıl keselerinin (foliküllerinin)
enfeksiyonlarıdır.
Herpes Simpleks
Aynı adı taşıyan
virüsün sebep olduğu çeşitli deri ve mukoza bölgelerinde yaygın, küçük,
içi sıvı dolu oluşumlar ile belirgin virütik enfeksiyon.
Dizanteri
Bulaşıcı ve salgın bir hastalıktır. Hastada, ishal
görülür. Dışkısı kanlı ve sümüklüdür. İştahsızlık karın ağrısı ve ateş de
vardır Su veya besinlerle bulaşır. İki çeşit dizanteri vardır. Amipli
dizanteri : Vücuda mikrop girmesinden 10-21 gün sonra hastalık belirtileri
ortaya çıkar. Hastada kanlı ishal, ateş, karın krampları, kilo kaybı, ve
halsizlik görülür. Basilli dizanteri : Mikrobun vücuda girmesinden 2-7 gün
sonra belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın salgın halini almasında kara
sinekler başrolü oynar. Hastada; kanlı ve balgam kıvamında ishal, karın
ağrısı, halsizlik ve ateş görülür. Yapılacak ilk iş; hastayı, sağlamlardan
ayırmaktır.
İshal
İshal; normal katılıktaki dışkının sulu veya
yumuşak; sümüklü, kanlı veya yağlı bir şekil alıp, sık sık tuvalete çıkmak
ihtiyacını doğurmasıdır. Bazen de ağrı yapar. İshal ve kabızlığın birbiri
ardınca sık sık görülmesi kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir
durumdur. İshale halk arasında amel ve sürgün; tıp dilinde ise diare
denir. İshalin nedenleri arasında; yiyeceklerin bozuk olması, veya yiyecek
çeşitlerinin değişikliği, üşütme, isteri, bağırsak hastalıkları, kolera,
dizanteri, tifo, nefrit, kalp, karaciğer veya akciğer hastalıkları
sayılabilir. Bu nedenle kısa sürede geçmeyen ishallerde mutlaka doktora
başvurmak gerekir. Neden ne olursa olsun tedavinin ilk şartı sıkı bir
perhizdir. Hastaya açık çay, maden suyu içirilir, yoğurt yedirilir. Sütlü
ve yağlı yiyecekler verilmez, peynir yedirilmez. Bol limonlu pirinç
çorbası ve patates püresi yedirilir. Her saat başı bir elmayı yemesi
tavsiye edilir.
Çiçek
Akut, enfeksiyöz bir hastalıktır. Her yaşta ve her
cinsten kişiler bu hastalığa yakalanabilir. İki tipi vardır Variola major
ve variola minor.
Çiçek Hastalığı
Tıp dilinde variola denilen bulaşıcı bir
hastalıktır. Hastalık şiddetli titreme ve 41 derece ateşle ortaya çıkar.
Hastalık mikrobunun vücuda girmesiyle ortaya çıkması arasında geçen süre
10-14 gündür. Hasta istirahat ettirilir , başkaları ile görüşmesi
yasaklanır. Doktorun tavsiyelerine uyulur. Bol su ve şerbet içirilir.
Ağız Yaraları
Ağız yaraları, "basit" ve "derin" veya "sert
kenarlı" yaralar olmak üzere iki grupta toplanabilir. Çoğunlukla, üşütme
veya hazımsızlıktan kaynaklanır. Yaraların etrafı, kırmızı bir çizgi ile
çevrilidir. Başlangıçta, içi su dolu kabarcıklar halindedirler. Sonradan
patlayarak etrafa yayılır ve sancılı ağrılara neden olurlar. Çocuklarda;
kızamık ve çiçek hastalıkları sırasında da aynı yaralar meydana gelebilir.
Astım
Hasta, kriz geldiği zaman soluk almakta zorluk
çektiğini zanneder, gerçekte nefes vermekte zorluk vardır. Bunun nedeni
de, akciğerlerdeki küçük hava borularının daralmasıdır. Buralardan geçen
hava, ıslığa benzeyen bir ses çıkarır, ki buna hırıltı denir. Astım, bir
kaç grup nedenden kaynaklanır. Bunların başında da bünye gelir. Yani, bazı
kimselerde baş ağrısı ne kadar tabi bir şeyse, diğerlerinde de astım o
kadar doğaldır. Bazı kimseler, toz, kıl, yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu
ve benzeri şeylere karşı hassastırlar. Bu hassasiyet, astım krizleri
şeklinde kendini gösterir. Tedavi için, hastayı etkileyecek bu unsurların
ortadan kaldırılması yapılacak ilk iştir. Aşırı heyecan veya korku da
astım krizine yol açabilir. Bu gibi durumlarda hastayı sakinleştirmek
yapılacak ilk iştir. Bazı kimselerde de, Had Bronşit sonucu astım krizi
görülebilir. Kalp yetmezliği de astım krizine neden olabilir.
Saman Nezlesi
Ot veya bitki tozlarının neden olduğu bir çeşit
alerjik hastalıktır. Tıp dilinde pollenosis veya alerjik rinit denir. Daha
ziyade, çiçeklerin açtığı aylarda görülür. Hastada şiddetli aksırmalar,
burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma ve sulanma, fazla miktarda berrak
burun akıntısı ve öksürük görülür. Tedavinin ilk şartı, çiçeklerin açtığı
sıcak ve rüzgarlı günlerde kırlara gitmemek ve güneş gözlüğü kullanmaktır.
İshal
İshal; normal katılıktaki dışkının sulu veya
yumuşak; sümüklü, kanlı veya yağlı bir şekil alıp, sık sık tuvalete çıkmak
ihtiyacını doğurmasıdır. Bazen de ağrı yapar. İshal ve kabızlığın birbiri
ardınca sık sık görülmesi kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir
durumdur. İshale halk arasında amel ve sürgün; tıp dilinde ise diare
denir. İshalin nedenleri arasında; yiyeceklerin bozuk olması, veya yiyecek
çeşitlerinin değişikliği, üşütme, isteri, bağırsak hastalıkları, kolera,
dizanteri, tifo, nefrit, kalp, karaciğer veya akciğer hastalıkları
sayılabilir. Bu nedenle kısa sürede geçmeyen ishallerde mutlaka doktora
başvurmak gerekir. Neden ne olursa olsun tedavinin ilk şartı sıkı bir
perhizdir. Hastaya açık çay, maden suyu içirilir, yoğurt yedirilir. Sütlü
ve yağlı yiyecekler verilmez, peynir yedirilmez. Bol limonlu pirinç
çorbası ve patates püresi yedirilir. Her saat başı bir elmayı yemesi
tavsiye edilir.
Logore ( Söz İshali )
Kişinin çok fazla, tutarlı, mantıklı ve bolca
konuşması.
Anus Kaşıntısı
Anus (şerç); yani sindirim kanalının doğrubağırsak
denilen son kısmındaki çıkış deliği veya çevresinde (oturak yerinde)
görülen kaşıntıların nedeni çeşitlidir. Bunlar arasında; kılkurtları,
sümüksü akıntı, basur, çatlak, ishal veya kabızlık, egzama (mayasıl),
sinir bozukluğu veya yeteri kadar temizliğe dikkat edilmemesi sayılabilir.
Dizanteri
Bulaşıcı ve salgın bir hastalıktır. Hastada, ishal
görülür. Dışkısı kanlı ve sümüklüdür. İştahsızlık karın ağrısı ve ateş de
vardır Su veya besinlerle bulaşır. İki çeşit dizanteri vardır. Amipli
Dizanteri : Vücuda mikrop girmesinden 10-21 gün sonra hastalık belirtileri
ortaya çıkar. Hastada kanlı ishal, ateş, karın krampları, kilo kaybı, ve
halsizlik görülür. Basilli Dizanteri : Mikrobun vücuda girmesinden 2-7 gün
sonra belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın salgın halini almasında kara
sinekler başrolü oynar. Hastada; kanlı ve balgam kıvamında ishal, karın
ağrısı, halsizlik ve ateş görülür. Yapılacak ilk iş; hastayı, sağlamlardan
ayırmaktır.
Gıda Zehirlenmeleri
Gıda zehirlenmeleri; çoğunlukla bayatlamış ve bozuk
yiyecekler veya bayat balık yedikten sonra görülür. Belirtileri : Hasta
solumakta, yutkunmakta güçlük çeker. Kaslarında ağrı ve kramplar vardır.
Baş dönmesi, halsizlik, mide ağrısı ve bulanık gördüğünden şikayet eder.
Bazı hastalarda kabızlık, bazılarında da ishal görülür. Yapılacak ilk iş,
hastayı kusturmaktır. Gerekiyorsa sunni solunum da yapılır. Vakit
kaybetmeden hastaneye götürülür.
Ileitis
İnce bağırsağın iltihaplanmasıdır. Hastada, karın
ağrısı ve ishal görülür. Buna Crohn hastalığı da denir.
Kalınbağırsak İltihabı
Daha ziyade bağırsakları zayıf olanlarda görülen bir
hastalıktır. Bazen iltihapla birlikte ülser de görülür. Buna tıp dilinde
ülserli kolit denir. Hastalık aniden başlayıp, hiç beklenmedik bir anda
kaybolabilir. Hastada aniden veya yavaş yavaş gelen ishal görülür. Dışkısı
kanlıdır. Hasta, karın ağrılarından şikayet eder, ateşi de yüksektir.
Doktora başvurmak şarttır. Bu arada istirahat etmek ve bol vitaminli
gıdalar almak gerekir. Alkol, fazla miktarda meşrubat ve süt içilmez.
Çekirdek gibi kabuklu şeyler yenmez.
Kansızlık
Tıp dilinde anemi denilen kansızlık, kandaki kırmızı
hücrelerin veya hemoglobin denilen kırmızı maddelerin ya da her ikisinin
de azalmasıdır. En önemli nedeni yeteri kadar beslenememektir. Ayrıca,
müzmin basur kanamaları, aybaşı kanamalarının haddinden fazla olması,
doğuştan olan bazı hastalıklar, romatizma, lösemi ve kanserde de görülür.
Kansızlığın tipik belirtileri şöyle özetlenebilir. Yüzde solgunluk, nefes
darlığı, çarpıntı, halsizlik, ve ayak bileklerinde şişkinlik görülür.
Hastanın burnu sık sık kanar, dilinde acılık vardır. İştahsızlık ishal ve
bazen de kusma görülür. Tedavinin ilk şartı, istirahat, temiz hava ve kan
yapıcı gıdalar yemektir.
Karın Ağrısı
Karın boşluğunda bulunan mide, bağırsaklar,
karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler, idrar torbası ve
kadınlarda yumurtalık veya rahimde görülen herhangi bir rahatsızlık,
karnın çeşitli yerlerinde ağrılara yol açar. Bu nedenle karın ağrılarının
nedenleri pek çoktur. Karın ağrıları, hastalığın yerine ve özelliğine göre
ya aniden ya da yavaş yavaş başlar. Ağrı ile birlikte bulantı, kusma,
ishal, ve ateş de görülebilir. Kısa sürede geçmeyen karın ağrılarında,
mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Doktora danışmadan ilaç, müshil
almak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Kramp
Kaslarda, şiddetli bir ağrı ile beraber istek dışı
meydana gelen kasılmalara kramp denir. Çoğunlukla yorgunluk, fazla terleme
ve ishalden sonra görülür. Atardamar hastalıkarından kaynaklanan
kramplarda mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.
Öksürük
Çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda
meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür 3
grupta toplanır. - Kuru öksürük Nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı,
fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık,
bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından
kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür. - Nöbet
şeklinde gelen öksürükBu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi;
gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. Bu
çeşit öksürükte pek az balgam görülür. - Balgamlı öksürük Bu çeşit
öksürük, sık sık tekrarlar. Hastada hırıltı vardır. Balgam çıkarır ve
nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. Balgamlı öksürük; Bronşit, astım,
sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir
işareti olabilir. Öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka
tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır
Raşitizm
Çocuklarda görülen bir çeşit kemik hastalığıdır.
Nedeni, yeteri kadar D vitamini almamaktır. Çoğunlukla yeteri kadar güneş
görmeyen, sıhhi olmayan, rutubetli, karanlık ve basık tavanlı evlerde
yaşayan, yeteri kadar süt içmeyen ve haddinden fazla miktarda unlu
gıdalarla beslenen çocuklarda görülür. Hastalık genellikle 2 yaşında
ortaya çıkar. Çocukta huysuzluk ve devamlı terleme görülür, iştahı azdır.
Bazıları kabızlık çeker, bazıları da ishal olurlar. Adaleleri gevşektir.
Derileri soluk ve kansızdır. Dişleri geç çıkar ve erken çürür. Ayakta
durmayı ve yürümeyi geç öğrenir. Bacak kemikleri çarpıktır. Düztabanlık
görülür. Deniz, kum veya güneş banyoları, kış aylarında da, haftada 3 kere
ılık banyo yaptırmak yaralıdır.
Sarılık
Safranın kana karışıp, bütün dokuları hatta göz
aklarını bile sarıya boyaması ile ortaya çıkan bir hastalık belirtisidir.
Tıp dilinde ikter denilen sarılığın üç çeşidi vardır. - Hemolitik
sarılıkKandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır.
Hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur. - Hepatik sarılık
: Bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. Karaciğer hücreleri
şişer ve safra yolları tıkanır. Belirtileri, yavaş yavaş görülür. Hastada
ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır. En çok görülen sarılık çeşidi
budur. - Obstrüktif sarılık : Nedeni, safra kanallarının tıkanmış
olmasıdır. Ortak belirtileri ise şunlardır. Hastalığın neden olduğu sarı
renk, önce göz aklarında görülür. Sonra yüz, boyun, gövde, kol ve
bacaklara kadar yayılır. İdrarın rengi sarı ile koyu kahverengi arasında
değişir. Ciltte de kaşıntı vardır. Büyük abdest, kil renginde ve fena
kokuludur. Tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir. Sıkı bir perhiz
uygulanır.
Şeker Hastalığı
Vücudun şeker yakmasında ortaya çıkan bozukluğun
neden olduğu bir hastalıktır. Tıp dilinde diabet denir. Pankreas, kandaki
şeker miktarını kontrol eden ve adına insülin denilen bir madde salgılar.
Pankreas bu görevini yerine getirmezse, kandaki fazla şeker, karaciğere
depo edilir. Aç karnına alınan 100 gram kanda 80 miligram şeker vardır. Bu
miktar yemekten 1-2 saat sonra 140 miligrama kadar yükselir. Kandaki şeker
miktarı hastalığın durumuna göre aşağıdaki gibi tespit edilir. Şeker
durumu Açken Yemekten 1-2 saat sonra Normal kimselerde 80 mg. 140 mg. Orta
derecede 130 mg. 190 mg. Ağır derecede 160 mg. 215 mg. 2 çeşit şeker
hastalığı vardır. - Şekersiz Diabet : Hipofiz bezinin arka tarafından
salgılanan antidiüretik hormonun yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit
şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes insipidus denir. - Şekerli Diabet
: Pankreasın salgıladığı insülin yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit
şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes mellitus denir. Şeker hastalığını
doğuran nedenler dengesiz beslenme, şişmanlık veya sinir bozukluğudur.
Bazı kimselerde de irsiyet önemli bir rol oynar. Hastalığın başlangıcında
çok yemek ve su içmek ihtiyacı vardır. İdrar miktarı da artar. Kadınların
idrar yapma yerlerinde kaşıntı vardır. Ayrıca devamlı yorgunluk hali
görülür. İleri safhada devamlı baş ağrısı, el ve ayak titremeleri,
iştahsızlık, aseton kokusuna benzer nefes kokusu, ter kokusu, adele
krampları, hafıza zayıflığı, kısmi veya tam felç, iyileşmeyen yaralar ve
uykuda sayıklama görülür. Şeker hastalığı tedavi edilmezse sonuç damar
sertliği, kalp yetmezliği, göğüs anjini, görme zayıflığı, katarakt,
karaciğer hastalıkları, siroz olabilir. İki çeşit şeker koması vardır. -
Diabetik Koma aha ziyade şeker hastalarında görülür. Nedeni, insülin verme
zamanını geçirmek, gerektiğinden az miktarda insülin vermek, bağırsak
iltihabı, bademcik iltihabı, grip veya iyileşmeyen yaralardır. - Şeker
Eksikliği Koması : Tıp dilinde hipoglisemi adı verilen bu çeşit koma,
terleme, titreme, çırpınma huzursuzluk, şiddetli açlık, ve aşırı
duygusallıkla başlar. Nedeni, fazla miktarda insülin vermek veya çok
miktarda karbonhidratlı yiyeceklerle beslenmektir. Şeker hastaları haftada
en az iki kere ılık banyo yapmalıdır ve sonra da vücutlarının her tarafını
ılık bir havlu ile ovmalıdır. Kabız veya ishal olmamalıdırlar. Perhiz
yapmalıdırlar. Erken yatıp erken kalkmalıdırlar. Ağız, boğaz ve diş
sağlığına aşırı özen göstermelidirler. Masaj, beden hareketleri ve açık
havada yürüyüşü ihmal etmemelidirler.
Tifo
Mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalığın
mikrobu çomak şeklindedir. Tifo basili adı verilen bu mikrop, çoğunlukla
tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında,
tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur. Tifo
salgınına, lağım suları karışmış içme suları veya lağım suları ile
mikroplanmış yiyecek maddeleri neden olur. Salgın daha ziyade yaz ve
sonbahar aylarında görülür. Hastalık, mikrop vücuda girdikten yaklaşık
7-15 gün sonra ortaya çıkar. Hastalığın ilk günlerinde yorgunluk ve baş
ağrıları görülür. Fakat hasta yatmak ihtiyacını hissetmez. Birkaç gün
sonra ateş yavaş yavaş yükselmeye başlar. İştahsızlık, baş ağrısı, burun
kanaması, bronşit, mide ve bağırsak bozuklukları ile birlikte ishal
görülür. İlk belirtilerin ortaya çıkmasını takip eden birkaç gün içinde
ateşi daha da yükselir. Göğsünde karnında ve sırtında pire ısırığına
benzeyen kırmızı lekeler belirir. Bu günler içinde tansiyon düşer, nabız
da yavaşlar. Hastalığın üçüncü haftasında karın gerginleşir ve şişer.
Dışkı ise yumuşaklaşır, bağırsak kanamaları görülebilir. Bademcikler
iltihaplanmış, hasta zayıflamıştır. Üçüncü haftanın sonlarından itibaren,
ateş düşmeye ve diğer belirtiler kaybolmaya başlar. Tifo kalbi, beyni,
böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Bu
nedenle iyi tedavi şarttır. Hastaya süt, yoğurt, ayran, hoşaf, meyva
suları, limonata, portakal suyu, yumurta sarısı, yumurtalı çorbalar, iki
kere çekilmiş etten yapılmış köfteler, sebze ve meyve püreleri verilir.
Çok su içirilir.
------------------------------------------------------------