~ Sağlık Bilgi Merkezi ~
  Kadın Cinsel Sağlık
 

KADIN CİNSEL SAĞLIK

1950 yılında, ilk defa Alman jinekolog Ernst Gräfenberg, ismini soyadının ilk harfinden alan, efsanevi G noktasını keşfetti. G noktası vajinanın ön kısmında, girişe yakın bir yerdeki kemiğin hemen arkasında bulunuyordu. Genişliği birkaç santimetrekare olan, kare şeklindeki bu kaslı bölge son derece duyarlıydı. Orgazmınızı doruğa çıkaracak G noktasını sorularla tanımaya ne dersiniz?

Kadın cinselliğinin fizyolojisi hala yeterince bilinmese de, görünüşe bakılırsa bazı kadınlarda G noktasının bulunduğu gerçekten tespit edildi. Ancak G noktasını henüz bulamamış olan çok sayıda kadının da varlığı şüphe götürmez. G noktası orgazmın doruğa çıkmasını sağlayan bir bölge. Hatta, kadınlar tahrik olmaya son derece elverişli olan bu erojen bölgede yeniden uyarılmaya başlıyorlar. Vajinanın ağzı, özellikle de ön kısmı, hiçbir algılayıcı hücre içermeyen dip kısmının aksine, genel anlamda son derece duyarlı bir bölge.

G noktasının yapısı nasıldır?

G noktası konusunda iki varsayım var:
1)Klitoristen gelen bir sinir demeti ya da
2) Vajinal salgılar üreten bir salgı bezi veya bezleri.
Erkeklerdeki prostat salgı bezinin muhtemelen kadınlardaki eşdeğeri olarak görülüyor.

G noktası nasıl bulunabilir?

Parmaklarınızı vajinanın etrafında dairesel hareketlerle gezdirin. Parmaklarınızı hafifçe öne bükerek vajinanın ön çeperine çarpmasını sağlayın. Parmaklarınızın ucunda kabarık bir bölge ya da bir dizi çıkıntı hissedebileceğiniz gibi hiçbir şey de hissetmeyebilirsiniz. Bu hareketi son derece zevk verici bulabileceğiniz gibi, tuvaletiniz de gelebilir ya da her ikisini birden yaşayabilirsiniz. Bu bölgeye şiddeti değişen hareketlerle vurmanız, sizde G noktasının gerçekten bulunup bulunmadığını anlamanızı sağlayacaktır.

G noktası herkeste bulunur mu?

Bulunduğu bölge de kişiden kişiye değişebilir. Tıpkı klitorisin uyarılmasından alınan zevkin değişebileceği gibi, G noktasının uyarılmasına verilen tepki de bir kadından başka bir kadına değişiklik gösterebilir. Bazıları bundan zevk almaz ya da hiçbir özel yanı olmadığını düşünür.

G noktası için ideal pozisyon hangisidir? Çoğu kadın cinsel birleşme esnasında, göbek kısmının yatağa dayalı olduğu, bacakların ayrıldığı ve kalçaların hafifiçe yukarı kaldırıldığı ‘köpek'' pozisyonunda olmaktan büyük zevk alır, çünkü bu pozisyondayken G noktası uyarılır. Bunun nedeni erkeğin penisinin vajinanın ön çeperine daha fazla değmesidir. Çoğu kadın, G noktasında orgzama ulaşması için vajiasının ön kısmına daha fazla baskı yapılmasına, hızlı bir ritme ve çok fazla sürtünmeye ihtiyaç duyar.

G noktasını bulmak cinsel açıdan zirveye çıkmakla eşdeğer mi?

Konuyu bu kadar da abartmamak gerekir. G noktasının bulunamaması da ciddi bir sorun olduğu anlamına gelmez. Bu durum sevişmekten zevk alamamakla eşdeğer değil. G noktasını bulamayan kadınları suçlu ilan etmek yanlış.

G noktasını bulmadan zevk almak mümkün mü?

Orgazma çok farklı şekillerde ulaşmak mümkün. Vajinadaki kasılmalarla, ürpermelerle ya da kasların boşalmasıyla kendini gösterebilir. Cinsellikte standartlardan söz edilemez. Zevk konusunda fazla takıntılı olmamakta yarar var. Her zaman şu ya da bu şekilde zevk alınacak diye bir şey yok. Önemli olan partnerinizle gerekli uyumu yakalayabilmek, zevki sonuna kadar hissedebilmek. Kadının yatakta alabildiğine doğaçlama bir biçimde hareket etmesi en iyisi.

------------------------------------------------------------

Cinsel uyarılma ve takip eden orgazm, Masters ve Johnson’un 1966′da gönüllü bireylerde yaptıkları orijinal çalışmada hem erkekler, hem de kadınlarda ayrıntılı olarak incelenmiştir ve dahası, bu orijinal çalışmayı günümüze kadar daha ayrıntılı olan bir çalışma takip etmemiştir. Cinsel uyarılma ve orgazm ile ilgili bilgilerimizin tümüne yakınını bu iki bilim adamının çalışmasından edindiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.

Orgazm nedir?

Orgazm olgusunu tarif etmek zordur. Orgazm, çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan bir “histir”.

Orgazm oluşumu için en önemli uyaran dokunsal olanlar olmasına karşın (cinsel ilişki ve kendi kendini tatmin dokunsal uyaran türleridir) sadece görsel veya işitsel uyaranlarla orgazm olunması da özellikle kadınlarda imkan dahilindedir.

Orgazmın işlevi nedir?

Orgazm oluşumu için cinsel uyaranlarla cinsel birleşmeye hazırlanan beden ve ruh ikilisi, kendi kendini tatminle veya cinsel ilişkiyle kişinin haz almasını sağlamaktadır.

Erkekte orgazm sperm kanallarının açılarak spermin dışarı boşalmasını sağlar ve bu nedenle orgazm erkeğin üreme işlevlerinin çok önemli bir parçasını oluşturur.

Bilimsel olarak gebelik oluşması için kadının orgazm olmasının şart olduğu şeklinde bir bilgi yer almamakla beraber son veriler orgazm esnasında oluşan rahim kasılmalarının spermlerin Fallop tüplerine daha kolay geçtiğini göstermektedir.

Orgazma giden yolda kadın cinselliğinin evreleri

Masters ve Johnson yaptıkları çalışmalarda kadında cinsel uyarılmayla başlayan ve orgazm ile sonuçlanan sürecin dört ayrı evreye bölünebileceğini saptamışlardır. Gerek normal cinsel işlevlerin anlaşılması, gerekse cinsel işlev bozukluklarının sınırlarının çizilebilmesi açısından bu evreleme kendini tanımak isteyen bir kadının olduğu kadar, konuyla ilgilenen diğer kişilerin de faydalanabileceği net bilgiler içermektedir.

Bu evrelemeye göre kadın cinsel ilişki esnasında aşağıdaki evrelerden geçer

- Uyarılma Evresi
- Plato Evresi
- Orgazm Evresi
- Çözülme Evresi

Bu evreler kadında ve erkekte oldukça benzerdir. Her bir evrenin devam etme süresi kadından kadına bariz değişiklikler gösterebilir ve birbirini ardı ardına takip eden bu evrelerden biri yaşanmadan diğerine geçiş olamayacağı kabul edilir.

Bu evre cinsellik dürtüsünün kişide cinselliği yaşama ihtiyacı ortaya çıkarmasıyla başlar. Kişide hayali veya gerçek uyaranlar cinsellik arzusunu ortaya çıkarmıştır. Kadın fiziksel (partneri veya kendisi tarafından direkt uyarılma) veya psikolojik (görsel, düşsel ve benzeri uyaranlarla uyarılma) olarak uyarıldığında ortaya çıkan cinsellik yaşama arzusuyla başlayan evredir.

Cinsellik arzusu ortaya çıktığında eğer bu arzu engellenmezse tüm bedende cinselliğe hazırlık için değişiklikler başlar. Kadının vajinal salgıları cinsel uyaranın başlamasıyla saniyeler içinde belirgin olarak artar, vajina girişindeki Bartholin salgı bezleri faaliyete geçer. Klitoris ve dudaklarda büyüme ve şişme, göğüs bölgesinde ve memelerde kızarma meydana gelir. Vajina uzar ve genişler, dış dudaklar birbirinden uzaklaşır, rahim yükselir.

Genital sistemdeki bu değişikliklerin genel amacı kadının bedensel olarak cinsel ilişkiye hazırlanmasını sağlamaktır.

Kadında bu evrede kalp atışları hızlanır ve solunum sayısı artar, kan basıncı yükselir. Vücuttaki kas grupları kasılmaya başlar. Memeler ve meme uçları da büyüyerek daha belirgin hale gelir. Bazı kadınlarda yüzde, boyunda ve göğüste kızarmalar meydana gelir.

Erkekte uyarılma evresi penisin ereksiyonu (sertleşmesi) şeklinde gerçekleşir.

Uyarılma evresinin temel amacı kadının bedensel olarak cinsel ilişkiye hazırlanmasını sağlamaktır. Genital bölgedeki bu değişikliklerin tümü bölgede kan akımının belirgin bir şekilde artması sonucunda ortaya çıkar.

Bu evrede cinsel gerginlik ve erotik duygular yoğunlaşır. Cilt değişiklikleri daha belirgin hale gelir, memeler ve meme uçları daha fazla dikleşir. Dudaklar da daha çok şişerek koyu kırmızı bir renk alırlar. Vajinanın alt 1/3′lük kısmı şişip kalınlaşarak “orgazmik platform” adlı yapıyı meydana getirir. Rahim tümüyle yukarı çıkmıştır. Vajinanın üst kısmında genişleme ve uzama meydana gelir.

Yeterli uyaran olduğunda bu dönem orgazmla son bulur.

Erkekte plato evresinde penisten berrak ve kaygan bir sıvı gelir. Bu sıvının içinde az sayıda canlı sperm bulunabileceğinden kadının erkek boşalmadan bile (”geri çekme” yönteminde olduğun gibi) gebe kalması imkan dahilindedir.

Plato evresi cinsel ilişkinin en aktif dönemlerinden biridir ve uyarılmayla başlayan cinsellik dürtüsü ve takip eden cinsellik dışavurumu (kendi kendini tatmin veya cinsel ilişki) bu evrenin sonunda orgazmla sonuçlanır.

Plato evresinin dıştan gözlenebilen en önemli özelliği orgazm evresine yaklaşıldıkça bir önceki evrede büyümüş olan klitorisin küçülme eğilimi göstermesidir. Plato evresinin sonlarına gelindiğinde klitoris orijinal boyutunun yarısına kadar küçülebilir. Bu küçülme, orgazmın yaklaştığını gösteren önemli bulgulardan biridir. Bu evrenin süresi kadından kadına, hatta bazen aynı kadında bir cinsel eylemden diğerine belirgin değişiklikler gösterebilir.


Orgazm evresi, önceki evrelerde “artmış olan gerginliğin boşaltılması” şeklinde tarif edilebilir. Orgazm esnasında vajina, perine, anüs ve orgazmik platformda yer alan kaslardan kaslarda istemsiz ve şiddetli kasılmalar ortaya çıkar. Bu kasılmalar ortalama 0.8′er saniyelik aralıklarla ortaya çıkarlar ve toplam dört saniye kadar kısa sürebilecekleri gibi, 15 saniye kadar uzun da sürebilirler. Kasılmalara vajinanın daha da genişleyerek boyunun uzaması eşlik eder ve nihayet rahimde de kasılmalar ortaya çıkar. Rahim kasılmaları bazı kadınlar tarafından belirgin şekilde hissedilirler.

Yukarıda bahsedilen kasılmalar kadının orgazm hissi yaşamasını sağlar.

Orgazm oluştuğunda cilt kızarıklığı en üst seviyeye ulaşır. Kadının yüz kasları da kasılır ve acı çekiyormuş gibi bir görünüm arz edebilir.

Orgazm esnasında kadın vücudu adeta “kaskatı kesilir”. Kalp hızı, solunum hızı ve kan basıncı yüksek seyretmeye devam ederler. Kadınların çoğu bu aşamada bel bölgesinde, “beyinlerinde” ve genital bölgelerinde değişik bir karıncalanma hissinden bahsetmişlerdir.

Refrakter peryod

Orgazm sonrası erkeklerde oluşan refrakter periyod (cinsel uyaranlara kayıtsız kalınan, yani yeni bir cinsel ilişkiye başlamanın mümkün olmadığı dönem) genç erkeklerde bir kaç dakika sürerken, daha ileri yaşlarda birkaç saate kadar çıkabilir. Bu süre bireyler arası belirgin farklılıklar gösterebilir.

Kadınlarda genellikle refrakter peryod yoktur veya çok kısadır ve kadınlar ardı ardına defalarca orgazm olabilirler.

Kadınların yalızca az kısmı vajinal yolla orgazm olabilir. Birçok kadında, orgazma ulaşmak için direkt klitoris uyarısı gereklidir.

Orgazmla birlikte uyarılma evresinde biriken tüm gerginlik kaybolur. Kişi beyinden orgazm esnasında salgılanan endorfinlerin (”mutluluk hormonları”) etkisiyle gevşer ve kendini iyi hisseder. Takiben uyarılma evresinde ortaya çıkan değişikliklerin tümü “çözülerek” geri döner. Tüm bu geri dönüş süreci 5-10 dakika sürer. Çözülme evresinde tüm değişiklikler geri döner. Kadınların çoğunda orgazm sonrası klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı hale gelir.

------------------------------------------------------------

Toplumda cinsellikle ilgili sorunlar ve cinsel işlev bozuklukları her ne kadar sık görülse de bunların önemli bir kısmı doktora yansıtılmamakta ve bu yüzden de çözümsüz kalmaktadır. Ülkemizde cinsel işlev bozukluklarıyla ilgili yapılan çalışmalar az sayıda olduğundan yurtdışından iki örnekle bu gerçeği vurgulamak istiyorum:

Amerikan kadınları arasında yapılan anket tarzı bir çalışma, birden fazla cevaplı bu ankete cevap veren kadınların %60''ının cinsellikle ilgili problemleri olduğunu ortaya çıkarmıştır. Problemi olan kadınlardan %30''u hiçbir şekilde cinsel istek duymadıklarını ya da isteklerinin az olduğunu, %20''si seksi çok zevk verici bulmadıklarını, %15''i ilişki esnasında acı duyduklarını, %50''si cinsel ilişkiden önce uyarılmakta zorluk çektiklerini, %50''si çok zor orgazm olduklarını, %25''i ise hiçbir şekilde orgazm olamadıklarını belirtmişlerdir.

Yine benzer bir çalışmada evliliği yolunda giden kadınların %35''i cinsel ilişkiye karşı ilgilerinin zaman içinde azaldığını, %10''u hiç orgazm olamadıklarını, %47''si ilişki esnasında yeterince gevşeyemediklerini, %38''i ilişki öncesi ön sevişme dönemlerinin kısa sürdüğünü, %25''i ise cinsel ilişki sonrası eşlerinden yeterince yumuşaklık ve sevecenlik göremediklerini belirtmişlerdir. Bu çalışmalar her ne kadar toplumumuza bire bir uyarlanamasa da konu hakkında oldukça fikir vericidir.

Cinsel yaşam bu kadar problemli hale gelebilmesine rağmen birçok kadın ve birçok erkek bu konuyu doktoruna açma konusunda isteksizdir. Bu da tedavisi mümkün olan problemlerle ömür boyu yaşamak anlamına gelmektedir.

Cinsellikle ilgili diğer rakamlar (Amerika):
Amerikalı kadınların %60''ı ve erkeklerin %70''i 19 yaşına geldiklerinde en az bir kez bir cinsel ilişki yaşamışlardır.

Cinsel olarak aktif olan kadınların yarısı ayda birkaç kez ilişkiye girerken, %30''u haftada iki-üç kez, %7''si ise dört kez ya da daha sık ilişkiye girmekte, %12''si ise senede ancak birkaç kez ilişkiye girmektedir. Tüm kadınların %3''ü ise ömür boyu hiç ilişkiye girmemiştir.

Tüm hayatları boyunca Amerikalı erkeklerin %7''si, kadınların ise %4''ünün homoseksüel bir ilişkiye girmiş oldukları tahmin edilmektedir.

Genel Bilgiler

Kadında en sık görülen cinsel işlev bozuklukları cinsel isteğin azalması ya da kaybolması, eşin cinsel ilişki arzusuyla kadının arzusu arasında zamansal uyuşmazlık, orgazm bozuklukları, vajinismus, disparoni (ilişkide ağrı) ve erkeğin "cinsel davranışlarından memnun olmama" şeklinde olanlardır. Cinsel işlev bozukluklarını daha iyi anlayabilmek için bu bozuklukları cinselliğin evrelerine göre ayrı ayrı incelemekte fayda vardır:

Cinsel arzuyla ilgili bozukluklar:

 cinsel istek duymama (frijidite) ya da isteğin azalması

Cinsel uyarılma ve orgazmla ilgili bozukluklar

Cinsel ilişkide ağrı (vajinismus ve disparoni)

Bu hastalıklardan her biri için birincil (baştan beri varolan) veya ikincil (sonradan ortaya çıkan) ve genel (her zaman varolan) ve özel (partnerle ilişkide ortaya çıkan) ayrımları yapılabilir.

Cinsel arzuyla ilgili bozukluklar

Bu tür bozukluklarda cinsel arzunun azalması ya da tümüyle ortadan kalkması söz konusudur. Her ne kadar bir kadında cinsel ilişkiye istek olmasa da cinsel ilişki kadının eşi tarafından başlatıldığında kadın uyarılabilmekte ve orgazm da olabilmektedir. Bu yüzden arzu azalması ile uyarılma ve orgazm bozukluğu ayrımı önemlidir.

Bozukluk sıklıkla normal bir cinsel yaşamı takiben erişkinlikte ortaya çıkmaktadır. Hastalığın ileri durumlarında kadın kendini tümüyle her türlü cinsel içerikli eylemlerden uzaklaştırarak kendi içine kapanabilir. Cinsel arzuyla ilgili bozukluklar hem kadında hem de erkekte en sık görülen ve tedavisi en zor cinsel işlev bozukluklarıdır.

Cinsel arzu bozuklukları en sık evlilik çatışmaları ve eşler arası uyumsuzluğa bağlı olarak meydana gelir. İş stresi, kişisel stres, aile içinde hasta bir bireyin varlığı, maddi problemler, çocuğu olanlarda çocukla ilgili problemler de hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. İlaç kullanımı, hastalık, depresyon, stres, uyuşturucu kullanımı, yaşlanma ve hormonal değişiklikler de cinsel arzunun azalmasına neden olan diğer durumlardır. Menopoz, doğum sonrası dikiş yerlerinin nedbeleşerek iyileşmesi ya da diğer nedenlere bağlı olarak meydana gelen disparoni de (ilişki esnasında ağrı) uzun süre devam ettiğinde cinsel arzunun azalmasına neden olabilir.

Dini inançlar, obsesif kompulsif kişilik bozuklukları, maskelenmiş cinsel eğilim bozuklukları (travestizm gibi), gebe kalmaktan ve cinsel yolla bulaşan hastalık kapmaktan aşırı korkma, gizli kalmış (bilinçdışı) homoseksüellik, kendine güvensizlik, başarısızlık korkusu, insanlarla yakınlık kuramama, cinsellikten suçluluk duyma, çocuklukta ya da daha sonra cinsel tacize uğramış olma, kontrolü kaybetme korkusu nedeniyle baskılama daha çok uyarılma ve orgazm bozukluğuna neden olmakla beraber cinsel arzunun azalmasına neden olabilir. Gebeliğin birinci ve üçüncü trimesteri de isteğin fizyolojik olarak azaldığı bir dönemdir.

Cinsel arzu bozukluklarının tedavisinde organik nedenler (ruhsal nedenler dışında kalan nedenler) ekarte edildikten sonra bireysel veya eşli psikoterapi uygulanır.

Uyarılma ve Orgazm bozuklukları

Uyarılma bozuklukları kadında kendini cinsel ilişkiye hazırlık evresinde ortaya çıkması gereken olayların (vajinanın ıslanması gibi) ortaya çıkmaması, ya da yetersiz olması, erkekte ise ereksiyonun (sertleşmenin) olmaması, yetersiz olması ya da kısa sürmesi şeklinde gösterir.

Normal bir uyarılma döneminden sonra orgazm olamama durumu gençlerde ve cinsel ilişkiye yeni başlamış olan ve bu yüzden tecrübesi az olan kadınlarda daha sık görülür. Kadınların %5-10''u hayatlarının hiç bir döneminde orgazm olmaz ve buna birincil anorgazmi (orgazm olamama) adı verilir. Birincil anorgazmi sonradan ortaya çıkan (ikincil) anorgazmiden daha sıktır.

Bazen ilişki problemleri, depresyon, ilaç kullanımı, kronik hastalık, östrojen yetmezliği ve nörolojik hastalıklara (multipl skleroz gibi) bağlı ikincil olarak ortaya çıkabilir. Mastürbasyonla ve cinsel ilişki dışında kalan uyaranlarla rahatlıkla orgazm olabilen kadın gerçek bir cinsel ilişkide orgazm olamayabilir. Bazı kadınlar da eşiyle aynı zamanda orgazm olamamaktan, her seferinde orgazm olamamaktan veya her seferinde ancak bir kez orgazm olmaktan yakınırlar. Ancak birçok çiftin beraberce orgazm olamadıkları, çoğu kadının ilişki öncesi dönemde orgazm olduğu (direkt klitoral uyarıyla) bir gerçektir.

Anorgazminin en sık görülen psikolojik nedeni takıntılı bir şekilde ilişkinin nitelikleriyle ilgilenme, hata yapma korkusu ve buna bağlı olarak kendini aşırı eleştirme ve başaramama korkusudur. Kadın eşinin davranışlarıyla ve kendisinin yapması ve yapmaması gerekenlerle o kadar meşguldür ki kendini ilişkiye verip gevşeyemez.

Diğer nedenler geçmişte cinsel tacize maruz kalmış olmak, cinsellik hakkında olumsuz duygular taşımak, ilişkiye ait problemler, özgüven azlığı, vücudunu beğenmeme ve kontrolü kaybetme korkusudur.

Tedavide öncelikle altta yatan organik ve psikolojik nedenler araştırılarak giderilir. Cinsel eğitim, bireysel ve eşle birlikte sürdürülen psikoterapi de organik neden bulunamayan durumlarda gereklidir.

------------------------------------------------------------

Kızlık zarının latince adı hymendir ve HYMEN Yunan mitolojisinde Evlilik Tanrısının ismidir. Kızlık zarı ülkemizde ve dünyanın belli bölgelerine halen sosyal ve kültürel önemini korumaktadır.

Kızlık zarının henüz bozulmamış olması hatalı olarak kadının bekaretinin, yani bir erkekle birlikte olmadığının sembolü ve yine hatalı olarak ilk ilişkide kanama olmaması kadının daha önceden bir erkekle cinsel ilişkide bulunmuş olduğunun kanıtı olarak görülmekte ve birçok masum genç kız bu yüzden tüm yaşamlarını etkileyecek olaylarla karşılaşabilmektedir. Bu durum yalnız bizde değil, birçok kültürde geçerlidir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları ne yazık ki genç kadınların "kızlık zarı muayenesi" için kliniğe getirilmelerine ve böylece bazen küçük düşürülmeye varacak kadar aşağılanmalarına tanık olmaktadırlar.

Bu yazı kızlık zarı hakkındaki bazı yanlış bilinenleri düzeltmek veya bilinmeyenleri açıklığa kavuşturmak için basitliği korumak açısından soru-cevap şeklinde hazırlanmıştır.

Kızlık zarı tam olarak nerededir?

Kızlık zarı, vajina girişinin 1-1.5 santimetre iç kısmında yer alan ince bir yapıdır.

Neden böyle bir yapı var?

Anatomik ve fizyolojik açıdan kızlık zarının bilinen bir işlevi yoktur. Genital sistem enfeksiyonlarına karşı koruyucu bir işlevi olduğu düşünülmesine karşın, ortada delik olan bir yapının nasıl olup da enfeksiyonlara karşı koruyucu olacağı tartışma konusu olduğundan bu görüş tam olarak geçerli değildir.

Aslında enfeksiyonların bakire olanlarda daha ender oluşmasının nedeni bu kızların cinsel yolla bulaşan hastalıklara maruz kalmamış olmalarıdır. PID (pelvik enfeksiyon) ve vajinit gibi enfeksiyon hastalıkları aktif cinsel yaşam başladığında, önemli bir kısmı cinsel yolla bulaşan bakterilerle başlatılan enfeksiyonlardır.

Kızlık zarları yapısal olarak farklılıklar gösterebilir mi?

Anatomik olarak kızlık zarı vajinanın hemen giriş kısmında yerleşmiş, en sık görülen şekliyle ortasında adet kanının ve vajinal salgıların akmasına yarayan ufak bir delik bulunan yarı esnek, ince bir yapıdır.

Bazı kadınlarda bu yapı çok sert veya çok esnek olabilir. Bazı kadınlarda ortada bir yerine iki veya daha fazla sayıda delik bulunabilir. Ender durumlarda zarın ortasındaki delik o kadar büyüktür ki, muayenede neredeyse zar hiç yok sanılabilir.

Bazı çok ender durumlarda ise zarda hiç delik yoktur (imperfore himen). Bu durumda adet kanaması genç kızlıkta görülen ilk kanamadan itibaren sürekli genital kanal içinde birikir ve her adet döneminde kız "adet olamamaktan, ancak aşırı ağrı duymaktan" yakınır.

Kanama öyle ileri boyutlarda birikebilir ki, tüm rahim ve tüm vajina kanla dolmuş ve genç kızda halen ilk adet kanaması gerçekleşmemiş olabilir. Bu ciddi bir durumdur ve kadının genital sisteminin zarar görmemesi için ameliyatla kızlık zarına delik açılarak içerideki kanın boşalması sağlanmalıdır.

Bu resim kızlık zarının kişiler arasında yapısal farklılıklarını göstermektedir. Üstteki resimlerde cinsel ilişki öncesinde en sık görülen kızlık zarı tipleri görülmektedir. Altta solda yer alan resim delik içermeyen ve bu nedenle kız çocuğunda ciddi sorunlar yaratabilen kızlık zarı yapısını göstermektedir. Doğum sonrasında kızlık zarı yalnızca kalıntılar şeklinde varlığını sürdürebilir.

Kızlık zarı cinsel ilişkide mutlaka kanar mı?

Kızlık zarı nispeten esnek olmasına karşın, vajinanın içine girme denemelerinde (cinsel ilişkiyle, parmaklarla veya muayene aletleriyle) kolaylıkla yırtılan ve kanayan bir anatomik yapıdır.

Ancak kişiler arası önemli yapısal farklılıklar nedeniyle kızlık zarı aşırı esnek olanlarda veya zar üzerinde yapısal olarak az sayıda damar bulunması durumunda ilk cinsel ilişkide kanama gerçekleşmeyebilir.

Bunun sıklığını belirleyen bir çalışma olmamakla beraber deneyimler kadınların muhtemelen %1-2''sinde kızlık zarının ya aşırı esnek olması, veya damarlanmasının az olması nedeniyle ilk cinsel ilişkide kanamadığını göstermektedir.

Bakire bir kadının jinekolojik muayene olması mümkün müdür?

Jinekolojik muayenenin en önemli aşamalarından biri vajinanın ve rahimağzının gözlenmesi için yapılan spekulum muayenesidir. Günlük tıp uygulamalarında bakire olanların muayenesinde çoğunlukla bu işlem uygulanmamakta ve elle muayene makattan yapılmaktadır.

Doktorlar arasında yaygın olan diğer bir eğilim de bakire birinin yalnızca ultrasonografiyle değerlendirilmesidir. Bu yaygın eğilimin nedeni, halk arasında "muayenenin ultrasonografiye göre daha az gelişmiş bir yöntem olduğu" şeklindeki yaygın görüş nedeniyle kadınların doktorlarını "yalnızca ultrasonografiyle tanı koyan doktor"lar arasından seçme eğilimleridir.

Bakire bir kadının değerlendirmesinde yalızca karından yapılan ultrasonografi yeterli değildir. Akıntı, kasık ağrısı gibi şikayetlerin değerlendirmesinde kızlık zarına hiç bir zarar vermeden makattan muayene yapılması mümkündür ve ihmal edilmemelidir.

"İlk gecede" nelere dikkat etmek gerekir?

İlk gecede veya daha geniş anlamıyla ilk cinsel ilişkide hem kadına hem erkeğe düşen önemli görevler vardır. Bu ilk deneyimin güzel ve hatırlandığında iyi duygular uyandıran bir deneyim olması için kadının kendini bu ilk deneyime psikolojik olarak hazır hissetmesi gerekir.

Ön sevişmeyle vajinada yeterli kayganlaşma sağlanmalı, eğer bu sağlanamazsa kayganlaştırıcı jel şeklinde eczanede satılan ve reçetesiz alınabilen ilaçlar kullanılmalıdır

İlk cinsel deneyimin mutlaka ağrılı olması gerekmez. Kadın kendini yeterince gevşettiğinde, erkek de yumuşak davrandığında ağrısız bir ilk deneyim gerçekleşmesi çok muhtemeldir.

Kadınların ilk deneyimlerinde en önemli korkularından biri gebe kalmaktır. Bu yüzden erkeğin prezervatif kullanması veya kadının doktoruna danışarak uygun bir korunma yöntemini kullanmaya başladıktan sonra ilişkide bulunması en idealidir.

İlk cinsel ilişkide zar aşırı kanayabilir mi?

Özellikle erkeğin çok aceleci ve sert davranması durumunda ufak yapılı kadınlarda zarla birlikte vajina dokusu da yırtılabilir. Bu durum çok aşırı kanamayla seyreden ve büyük olasılıkla dikiş atılarak tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Kızlık zarının çok aşırı sert yapısı olması da bu duruma katkıda bulunabilir.

Normalde ilk ilişkide oluşan kanama birkaç dakika içinde en geç yarım saatte durur. Eğer kanama çok şiddetli olursa veya uzun süreler geçmesine rağmen durmazsa böyle bir durum söz konusu olabileceğinden doktora başvurmak gerekir.

Bazı durumlarda ilk ilişkide kanama olur, yırtık yeri iyileşir, daha sonraki ilişkilerde tekrar kanar. Bu da kızlık zarının aşırı sert veya fazla "damarlı" olmasından kaynaklanır. Kanama miktarı fazla değilse, her ilişkide oluşan kanama kısa süreliyse endişelenecek bir durum yoktur.

Kızlık zarının tamiri mümkün müdür?

Kızlık zarının tamiri mümkündür ve tüm dünyada bunu uygulayan doktorlar ve uygulamayı talep eden kadınlar vardır. Bu tamirin başarılı olup olmayacağının en önemli belirleyicisi yırtılmanın ne zaman olduğudur.

Kısa zaman önce (günler önce) olan bir yırtılma kolaylıkla tamir edilebilir. Çok sayıda cinsel ilişkide bulunmuş, doğum yapmış kadınlarda ise kızlık zarının parçaları azalmış olduğundan tamiri çok zor olabilir, başarısız olabilir.

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının tümü bu tamiri yapar mı?

Hayır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının çok önemli bir kısmı etik sorunları göz önünde bulundurur ve bu tamiri yapmaz.

Kızlık zarı bozulmadan gebelik oluşabilir mi?

Evet. Gebelik oluşması için kızlık zarının bozulması şart değildir. Yukarıda anlatıldığı gibi esnek olan bir zar tam bir cinsel ilişkide bozulmamış olmasına karşın gebelik oluşabilir.

Diğer bir yol da yine ender görülmesine karşın erkeğin kızlık zarına çok yakın bir yere boşalmasıdır. Spermler oldukça hareketli hücreler olduklarından vajinanın girişinden rahimağzına ve buradan da iç genital sisteme geçerek gebeliği başlatabilirler.

Muayenede Kızlık zarının sağlam olup olmadığı anlaşılabilir mi?

Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanının yaptığı bir muayenede kızlık zarının yırtılmış olup olmadığı, yırtılmışsa bunun eski bir yırtık mı, yeni bir yırtık mı olduğu anlaşılabilir.

Ancak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları resmi bir kurumda adli tabip olarak görevli olmadıkları sürece bu muayeneyi yapmamayı tercih etme veya muayene sonucunda rapor vermeyi reddetme özgürlüğüne sahiptirler. Dahası Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları hastanın kendisi dışındaki birine muayene sonucunu bildirmek zorunda da değildirler.

------------------------------------------------------------

Cinsellik söz konusu olduğunda, kapalı gözlerin ardındaki görüntüler bazen gerçek hayatta yaşananlardan çok daha çılgınca olabiliyor.

Cinsellik söz konusu olduğunda, kapalı gözlerin ardındaki görüntüler bazen gerçek hayatta yaşananlardan çok daha çılgıncadır. Üstelik bu çılgınlığın ardında, kişiliğimize dair ilginç sırlar da saklı olabilir!

Sokak röportajları yapan bir muhabir sizi yolda durdurup en tuhaf cinsel fantezinizi sorsa, bunu ona anlatmaya cesaret edebilir misiniz? Muhtemelen hayır! Peki en yakın arkadaşınızla baş başa sohbet ederken bu konuda rahatça konuşabilir misiniz? Cevap yine hayır! Konu seks; özellikle de cinsel fanteziler olduğunda, çoğumuz hayal gücümüzün akıllara ziyan ürünlerini kendimize saklamayı tercih ederiz. Bunun iki sebebi vardır.

Fantazilerdeki ipuçları
Birincisi; fantezilerimizin kişiliğimize, özlemlerimize, beklentilerimize, hatta bazı durumlarda cinsel sorunlarımıza dair ipuçları taşıdığını biliriz. Dolayısıyla onları açığa vurmak bizim için ortalıkta çırılçıplak dolaşmak kadar imkânsızdır. İkincisi; bu fanteziler zihnimizde ne kadar anlamlı ve doğalsa, anlatınca bize o derece anlamsız, olağandışı ve gülünç gelir. Sonuç olarak pek çok kadın, cinsel içerikli hayallerini kendine saklamayı tercih eder. Öyle ki bu hayalleri sevgilisinden ya da eşinden bile uzak tutar. Daha edepli olanları hafızasının bir köşesinde saklarken, uç noktalarda gezinen hayallerini acilen unutmayı tercih eder.

Seksologların işi zor!
Kadınlar için cinsel fantezileri hakkında konuşmak, cinsel hayatları hakkında konuşmaktan bile daha zorken, seksologların halini düşünebiliyor musunuz? Onlar için asıl cazip olan yüzlerce kez dinledikleri iktidarsızlık, yatakta iletişim bozukluğu ya da isteksizlik hikâyeleri değil, beynimizin bize oynadığı tutku oyunlarıdır ama bu oyunlara ulaşmaları hiç de kolay sayılmaz.

Erkek ya da kadın, herhangi bir insanın; ''Hadi bir delilik yapayım'' deyip seks fantezisini anlatması için kendini gerçekten çok rahat hissettiği, güven duyduğu, yargılanma kaygısı taşımadığı ideal ortamda olması gerek. Çünkü herkes fantezi kuruyor, herkes herkesin fantezi kurduğunu biliyor ama bu konu hâlâ ciddi bir tabu... Neyse ki İngiltere''de bir grup araştırmacı ağızlarından girip burunlarından çıkarak yedi cesur kadını konuşturmayı başarmışlar. Bu kadınların fantezileri, dünyadaki pek çok kadının fantezileriyle ortak özellikler taşıyan, sıradan sayılabilecek hayal ürünleriymiş.

Erotize etmek için kullanıyorlar
Araştırmanın ilk şaşırtıcı sonucu şu olmuş: Kadınlar, seks fantezilerini daha çok seks sırasında havaya girmek, bir anlamda kendilerini erotize etmek için kullandıklarını itiraf etmişler. Uzmanlar bunun kesinlikle bir eksiklik, yani cinsel açığın fanteziyle kapatılmaya çalışılması şeklinde yorumlanmaması gerektiğini söylüyorlar.

Vücudun ve zihnin her an, her yerde ve her koşulda sevişmeye hazır olması mümkün olmadığı, özellikle de bugünkü yaşam biçimimizin içerdiği hemen her şey cinsel istek üzerinde öldürücü etki yarattığı için, işe yaradığı sürece fantezilerimizi devreye sokmamızda bir sakınca yok. Ayrıca bu fantezilerle yüzleşmek, kendimiz hakkında çok daha fazla şey öğrenmemizi de sağlıyor. İşte sıradan kadınların kendileri için yazdıkları sıradışı seks hikâyeleri ve bu hikâyelerin gizli göndermeleri...

İzlenme fantezisi
Arkadaşlarınızla birlikteyken cinsel hayatınız hakkında küçücük bir imada bile bulunmaktan ölesiye korkuyorsunuz ama en büyük fanteziniz sevişirken gözetlenmek... Bunun bir çelişki olduğunu mu düşünüyorsunuz? Aslında değil. Hatta gerçekle kurmaca arasındaki bu zıtlığın birbirini beslediği bile söylenebilir. İzlenme fantezisi kadınlar arasında yüzde 22 oranında görülen, dolayısıyla uzmanlar tarafından normal kabul edilen bir fantezi... Peki bu teşhircilik hevesinin sebebi ne? Bir kadın neden partneriyle yaşadığı en mahrem dakikalara üçüncü bir kişinin ortak olmasını hayal eder? Yapılan araştırmaların sonuçlarına bakılırsa, kadınlar, içlerine işleyen birtakım toplumsal kabulleri cinsel fantezilerine de yansıtıyorlar.

Gözlenme hayali
Günümüzün toplumsal kabulleri arasında ise kişinin görünüşüne, başkaları üzerinde yarattığı etkiye, kalıplaşmış bir ifadeyle, "imajına" özen göstermesi ilk sırada geliyor. Bu da teşhirciliğin seks fantezilerine taşınmasına neden oluyor. Gözetlenme hayali, bir tür "Bakın ben ne kadar iyi bir yatak partneriyim" mesajı taşıyor.

Bu hayalin en iyi yanı ise, kadına kendini ilgi odağı gibi hissetme ve özgüven tazeleme fırsatı tanıması... Sevişirken izlendiğini hayal eden kadının egosu güçleniyor. Fakat bu yine de o kadının, hayali gerçeğe dönüşse rahatsız olmayacağı ya da bu fantezinin pratikteki karşılığını reddetmeyeceği anlamına gelmiyor.

Kurmaca bir karakterle sevişme fantezisi
Pek çok kadın ünlü erkeklerle seks yapmanın hayalini kurar; özellikle de oyuncularla... Fakat bundan çok daha yaygın olanı, filmde ya da dizide canlandırılan bir karakterle sevişme hayalidir. Gerçekte var olmayan bu karakterler, bütünüyle güvenilirdirler, üstelik her türlü abuk sabuk fanteziye gıklarını bile çıkarmadan malzeme olurlar! Gerçek bir erkek sizi yangından kurtarıp, hemen ardından sahilde günbatımını izlemeye götürüp orada sevişmeyi teklif etmez; zaten etseydi de, merak etmeyin, ondan koşarak uzaklaşırdınız.

Gerçek hayatta bu sırayla ilerleyen bir olaylar silsilesi, kafada soru işaretleri uyandıran bir saçmalıktan başka bir şey değildir. Oysa siz bu saçmalığın hayalini kurmakta ve bu hayali istediğiniz noktaya çekmekte sonuna kadar özgürsünüz. Yine de seksologlar bizi bir tek noktada uyarıyorlar: İdealize edilen karakterle ilişki hayalini abartıp gerçekliğine inanmaya başlama noktası! İşte bu sınırı geçmemek gerek.

Çünkü eğer hayatımıza giren her erkeği fantezi dünyamızdaki bu ideal erkekle karşılaştırırsak, her seferinde hayal kırıklığına uğrayacağımız kesin. Şunu unutmamalıyız: Bir filmde ya da dizide görüp beğenmiş, oradan esinlenmiş olsak da, sonuçta kafamızdaki karakteri biz yarattık ve elbette bize göre mükemmel olacak şekilde yarattık. Kanlı canlı hiçbir erkek onunla rekabet edemez, çünkü o aslında yok!

Kadın kadına sevişme fantezisi
Bu fantezinin akla getirdiği ilk ve en klişe soru şudur; ''Acaba ben gizli eşcinsel olabilir miyim?'' Oysa eşcinsel ilişkiye dair fanteziler, yaratıcı heteroseksüellerin hayal dünyasında da söz konusudur. Bir insanın seçimini eşcinsellikten yana yapmamış olması, içinde bu yönde en ufak bir dürtü bile duymayacağı anlamına gelmez. Aynı zamanda gerçekten bir hemcinsiyle birlikte olması gerektiğini de ifade etmez.

Kadınların yüzde 25''i hayatları boyunca en az bir kez başka bir kadınla seks yapmanın hayalini kurmuştur. Bunun sebebi ise basitçe şudur: Hemcinsleriyle kuracakları mahremiyet bağının ve fiziksel güzelliğe temas etme deneyiminin nasıl bir şey olduğunu merak ederler. Cinsel ve fiziksel her türlü farklılığın ortadan kalktığı, eşit şartlar altında yaşanan bir cinsel tecrübenin neye benzediğini gözlerinin önüne getirmeye çalışırlar.

Bir kadınla sevişme fantezisi, aynı zamanda hayata geçirilmesi en kolay fantezilerden biridir. Fakat bu deneyimi yaşayan heteroseksüel kadınların büyük bölümü, gerçeğe dönüşünce pırıltısını kaybeden her fantezi gibi bunun da bekledikleri kadar farklı ve özel bir his yaratmadığını söylerler.


Bir arkadaşla sevişme fantezisi
İşte fantezilerin en tehlikelisi ve kadınlarda en fazla panik yaratanı... Düşünün ki çok yakın bir erkek arkadaşınız var, onunla bütün sırlarınızı paylaşıyorsunuz, ona sevgililerinizle yaşadıklarınızı anlatıyorsunuz, o da size kendi aşk maceralarını anlatıyor, birbirinize tavsiyeler veriyorsunuz onunla sohbet etmekten büyük keyif alıyorsunuz. En büyük gurur kaynağınız ise, bir erkekle en ufak bir cinsel boyut taşımayan bir ilişki kurmuş olmak...

Fakat o erkek bir gün, durduk yerde erotik rüyalarınızın baş kahramanı oluyor ve siz, onunla aranızdaki samimiyeti farklı yönlere çekmeye çalışan beyninizden nefret ediyorsunuz! Oysa "Demek aslında ondan hoşlanıyormuşum" diye düşünmek ancak ve ancak klasik Hollywood romantik komedilerine yakışan, sığ bir yaklaşım...

Kadınlar, duygusal bağ kurdukları kişilerle fiziksel temas da kurmak isterler, fakat beynimiz bazen bu isteği yanlış yorumlayıp işi seks noktasına vardırır. Bu fanteziyle asıl ifade etmek istediği, sizin arkadaşınızı ne kadar özel bir insan olarak gördüğünüzdür.

İki erkekle birden sevişme fantezisi
Grup sekse grup indirimi yapılmasa da, bu fantezi pek çok kadının hayal dünyasının nadide bir ürünü olarak cinselliğin tarihindeki yerini almıştır; Utah Üniversitesi''nde yapılan bir anketin sonuçlarına göre, kadınların yüzde 50''sinin... "Hayal kurarken bir erkek neyinize yetmiyor?" sorusunun cevabı ise bir değil, birkaç tanedir. Öncelikle, bu fantezi en yaygın ve gerek porno, gerek anaakım film senaryolarında kendine en çok yer bulan fantezilerden biridir; dolayısıyla bu noktada herkes modaya uymak ister.

İkincisi, bir kadın için bir erkek tarafından arzulanmaktan daha güzel olan tek bir şey varsa o da iki erkek tarafından arzulanmaktır. Kadın egosu için iki erkekle sevişmek, iki kat seksi bulunmak demektir. Bu fantezide genellikle birbirinden çok farklı tipte erkekler bir araya gelir; yani kadın hayal kurarken genelleme yaparak, kendisini bütün erkeklerin çekici bulacağı ve hepsinin onunla yatmak isteyeceği varsayımında bulunur. Üçüncü sebep ise biraz daha düşündürücü:

Kadınlar, iki kişilik ilişkinin aşırı derinleşmeye başlayan yakınlığından kaçma ihtiyacı hissettikleri zaman iki erkekle birden sevişmeyi hayal ederler. Dolayısıyla bu fanteziyle, uzun yıllardır evli olan kadınlarda daha sık karşılaşılır. Böylece romantizm potansiyeli taşıyan bir deneyim, bir anda tamamen fiziksel bir ihtiyacın karşılanmasına dönüşür; seks, özüne döner. Yani bu fantezi, son dönemde partnerinizle fazla içli dışlı olduğunuz ve ilişkinizde biraz mesafeye ihtiyaç duyduğunuz anlamına da gelebilir.

Tecavüz fantezisi
İlk olarak şunu belirtmek gerekir ki, hiçbir kadın tecavüze uğrama fikrinden hoşlanmaz. Yani bu deneyimi "istemek" diye bir şey söz konusu değildir, çünkü zaten o zaman tecavüzün tecavüzlüğü kalmaz. Fakat yine de pek çok kadın bunun fantezisini kurar. Sebebi oldukça basit: Kontrolün bir başkasının elinde olduğunu hayal etmek, kadınlarda erotik sorumluluğu azaltarak onların kendilerini daha özgür, rahat ve istekli hissetmelerini sağlıyor. Dolayısıyla hayatını kadın-erkek eşitliği için mücadeleye adamış, bağımsız ve güçlü bir kadın bile geceleri erotik rüyalarında kendine kurban rolü biçebilir.

Tek istediği, kendine güçlü olmak zorunda kalmayacağı, ipleri bir başkasına teslim edeceği ve onun tarafından yönlendirilmenin rahatlığını yaşayacağı bir seks sığınağı yaratmaktır. Uzmanlar bunun bir çelişki olmadığını söylüyorlar. Öyleyse onlara güvenelim ve içeriği ne olursa olsun, fantezilerimizin tadını çıkarmaya bakalım!

------------------------------------------------------------

 Kızlık Zarı Esneyip Yırtılmayabilir !

Kızlık zarı"nın ilk ilişkide kanamayla yırtılmayabileceğini anlatan jinekolog Küçük, "bazı kadınların kızlık zarı doğumda bozulur" diyor. Küçük, kadınların doktora gidip, kızlık zarları hakkında bilgi alarak, kendisine güvenmesi gerektiğini söylüyor.

BİA (İstanbul) - "Kızlık zarı sıfır yaka bir tişört gibidir. Bazısının penyesi serttir esnemez, yırtılır; bazısı esner, yırtılmaz."

Kadınlar "bakire olmadıkları" bahanesiyle öldürülürken, bianet'' in görüştüğü Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Filiz Küçük bir bilimsel gerçeğe dikkat çekiyor: "Kızlık zarı ortasından delinecek bir perde olarak algılanmamalı"

Küçük "yüzde 30 oranında kadının "esnek kızlık zarına sahip olduğunu, defalarca ilişkiye girmesine rağmen kanama olmayabileceğini" söylüyor.

Küçük''ün önerisi ise kadınların bedenlerini tanıması, bir erkeğin zoruyla ve nezaretinde değil, kendiliklerinden doktora giderek, bedenlerin hakkında bilgi almaları.

Dilber de mi "esnek bekaret" yüzünden öldürüldü?

Beş ay önce imam nikahıyla Murat Kızıltan''la evlendirilen 17 yaşındaki Dilber Özer, 18 Ocak''ta evinde sağ şakağından tabancayla vurulmuş halde bulunmuştu.

Özer solak olduğu için cinayet ihtimali üzerinde duran savcılık, Murat ve Hüseyin Kızıltan''ı tutuklamıştı. Özer''in otopsi raporunda "anatomik bakire olduğu" yani, kızlık zarının ancak doğumda yırtılacağı anlaşılmıştı.

Kanama şart değil

Kızlık zarının sanıldığı gibi vajina girişini tamamen kapatan bir zar olmadığını anlatan Küçük, "bu incecik bir doku" diyor.

Bazı kızlık zarlarının esneyeceğini ve kanamanın meydana gelmeyeceğini vurgulayan Küçük, bazı zarların da damarsız olduğunu ve kanama olmadığını ekliyor.

"Bunu sıfır yaka penye bir tişört gibi düşünün. Penyesi sıkıysa esnemez, onu giymeye çalışırsanız, bir yerinde bir yırtık oluşur. Bazısının penyesi ise esnektir, defalarca giyersiniz, bozulmaz. Eski halini alır."

Kadınlar mutlaka bedenlerini tanımalı

Küçük, erkeklerin kadınları doktora götürerek, muayene ettirdiği örneklerle çok karşılaştığını aktarıyor.

Bunun çoğu zaman kadınların bedenlerine saygısını yitirmesine neden olduğunu vurgulayan Küçük''ün önerisi, kadınların doktora gidip, "ben kızlık zarımın yapısı hakkında bilgi almak istiyorum" demesi.

"Çok küçükken bisiklete binip zarının zarar gördüğünü düşünen kadınlar var. 30 yaşına kadar bunun yüzünden bunalıma giriyorlar. Eğer bunu bu kadar önemsiyorlarsa, doktorlardan yardım istemeliler. Böylece olumsuz bir durumla karşılaşma ihtimalini ortadan kaldırır, kendilerine güvenmeye başlarlar. Çoğu zaman kadınlar muayenehaneye kadar gelip, ne istediğini söyleyemeden gidiyor."

------------------------------------------------------------

Sevgili ziyaretçi; sitemizde kaldığınız toplam süre: 

 
 
   
 
PageRank
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol